İçeriğe geç

Kalp hastalığı nasıl başlar ?

Kalp hastalığı nasıl başlar biliyor musunuz? Aslında çoğu zaman “aşk” zannederek! Çünkü göğsünüzde bir sıkışma olur, nefesiniz daralır, eliniz ayağınız titrer… ama bir bakmışsınız sevgiliniz değil, damarlarınız tıkanmaya başlamış. Kalp bazen gerçekten kırılıyor, ama bu kez duygusal değil, biyolojik bir mesele!

Kalp hastalığı genelde sessiz başlar, sonra bir sabah kahvaltısında tostun kenarına göz dikerken sizi “ufaktan uyarır”.

Bu yazıda biraz güleceğiz, biraz düşüneceğiz, ama en çok “kalbim bana ne demek istiyor” diye iç sesimize kulak vereceğiz.

Kalp hastalığı: Bir aşk hikâyesi gibi başlar

İlk başta hiçbir şey fark etmezsiniz. Tıpkı yeni bir ilişki gibi. Damarlarınız sessizce daralır, kolesterol damarlara naz yapar, tansiyon bazen trip atar… Ama siz hâlâ “Ben iyiyim ya!” dersiniz. Çünkü kalp hastalığı genellikle sinsidir; sizi kandırmaz, sadece sabırla bekler. Ve bir gün, siz markette poşet taşırken “Nefesim mi kesildi, yoksa yaşlandım mı?” diye düşünürsünüz. İşte o, kalbinizden gelen ilk açık mesajdır.

Erkeklerin stratejik kalbi: “Plan yaparım, kalbimi yormam!”

Erkekler genelde “çözüm odaklı”dır, değil mi? Göğüs ağrısı mı var? “Bir ağrı kesici içerim, geçer.” Nefes darlığı mı hissediyor? “Spor yapmamıştır kalp, paslanmıştır biraz.” İşte bu mantık yüzünden birçok erkek, kalp hastalığını yıllarca görmezden gelir.

Biraz mizahla anlatırsak: Erkek kalbi bir proje yöneticisi gibidir — sorunları tespit eder, raporlar, ama çözümü ertelemeyi sever. Ta ki proje (yani damarlar) çökene kadar.

Ve o çöküş geldiğinde doktor, “Damarlarınız tıkanmış” dediğinde, erkek beyninde şu kod çalışır:

> “Tamam, çözümü buluruz.”

> Oysa kalp, “Ben çözüm değil, mola istiyorum!” diye bağırıyordur.

Kadınların empatik kalbi: “Ben herkesi düşünürüm, kendimi sonra!”

Kadın kalbi ise bambaşka bir öykü yazar. Daha empatik, daha duyarlı… ama genellikle kendine değil, başkalarına.

Kadınlar çoğu zaman kalp hastalığı belirtilerini farklı yaşar: mide bulantısı, yorgunluk, sırt ağrısı… Ve tabii o muhteşem fedakârlık refleksiyle şöyle der:

> “Benim bir şeyim yok canım, biraz stres yaptım sadece.”

Sonra o stres, o “önce herkes, sonra ben” anlayışı, kalbi yavaş yavaş yorar. Kadın kalbi tıpkı bir annenin cüzdanı gibidir: herkesin derdi içine sığar, ama kendine yer kalmaz.

Kalp hastalığı aslında nasıl başlar?

Biyolojik tarafına gelirsek:

– Yıllar süren yanlış beslenme, damar duvarlarında kolesterol plakları oluşturur.

– Hareketsizlik, kalbin pompa gücünü zayıflatır.

– Sigara ve stres, damarların iç yüzeyini bozar.

– Tansiyon ve diyabet, damar elastikiyetini azaltır.

Yani kalp hastalığı bir günde gelmez; tıpkı kötü alışkanlıklar gibi, yavaş yavaş içeri sızar. Üstelik bu süreçte hiçbir belirti vermeden ilerleyebilir. Yani o “ben iyiyim” cümlesi, bazen kalbinizden değil, egonuzdan gelir.

Kalp mi kırılıyor, damar mı?

İlginçtir, duygusal stres de kalp hastalığını tetikleyebilir. “Broken heart syndrome” (kırık kalp sendromu) diye bir tıbbi gerçek var. Yani biri sizi terk ettiğinde kalbiniz gerçekten kırılabiliyor — geçici ama ciddi bir kasılma bozukluğu yaşanabiliyor.

Bu durumda kadınlar genellikle “içsel” olarak etkilenirken, erkekler “susarak” boğulur. Yani birinde duygular taşar, diğerinde bastırılır. Her iki durumda da kalp nasibini alır.

Erkek mi daha riskli, kadın mı?

Bilimsel olarak erkeklerde kalp hastalığı daha erken başlar. Kadınlarda ise menopoz sonrası risk hızla artar. Fakat farkındalık açısından kadınlar biraz daha dikkatli. Erkekler ise genellikle şu klasik cümleyle durumu geçiştirir:

> “Doktora gitsem şimdi bir şey bulurlar.”

Evet, bulurlar. Kalbini kurtarabilirler mesela!

Kalbini korumanın eğlenceli yolları

– Her sabah kahveyle değil, kısa bir yürüyüşle uyan.

– Stresliysen “bir nefes al” cümlesini sadece başkalarına değil, kendine de söyle.

– Kalbinle konuş: “Bugün nasılsın dostum?”

– Fast food’un cazibesine kanma — çünkü o burger, kalbini değil, kolesterolünü mutlu ediyor.

– Ve en önemlisi: Aşk güzel ama sevgiyle gelen stres, kalp düşmanıdır. Dozunda yaşa!

Son Söz: Kalp seninle konuşuyor, duyuyor musun?

Kalp hastalığı aslında “ben buradayım” diye bağırmadan önce fısıldar. Bazen yorgunlukla, bazen mide yanmasıyla, bazen bir anlık nefes darlığıyla… Ama biz onu genellikle sustururuz.

Şimdi düşün: Kalbin sana ne anlatıyor olabilir?

Yorumlara yaz — kalbini en çok ne yordu, ya da onu en çok ne güldürdü? Çünkü bu yazının asıl amacı sadece bilgi vermek değil; kalbinle yeniden tanışmanı sağlamak.

Unutma:

Gülmek kalbe iyi gelir. Ama kahkaha atarken nefesin kesiliyorsa, belki de sadece komik değildir; kalbin “ben de buradayım” diyordur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet güncel giriş adresiprop money